• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • DAGDER
    • KAHRAMANMARAŞ DAĞISTANLILAR KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

HACI MURAT

Hacı Murat ( .... - 1853)

 

Kuzey Kafkasya'da Ruslar'a karşı istiklâl mücadelesi veren Şeyh Şâmil'in en meşhur naibi.

Kuzey Kafkasya'da (Dağıstan) Avar Hanlığı'nın merkezi Hunzak (Hunzah) şehri ya­kınlarındaki Zai köyünde doğdu. Babası Hitinav Mahomat (Küçük Muhammed), annesi Fadimat'tır. Avar hanlarının ço­cuklarına sütanneliği yapan ve bu yüzden kocası ile anlaşamayıp Avar sarayına sığınan annesi tarafından götürülen Murad burada akranı Avar prensiyle bera­ber büyüdü. On dört yaşında evlendi. İlk ciddi savaş tecrübesini Şubat 1830'da Kafkaslar'da Ruslar'a karşı cihad eden Şeyh Gazi Muhammed'in Hunzak'a saldı­rısı sırasında yaşadı. Avar hanının ölü­münden sonra idareyi ele alan karısı Bahu Bike'nin Ruslar'la iyi geçinmek iste­mesi üzerine, büyük bölümünü ele geçirdiği Hunzak'ı almak için harekete ge­çen Gazi Muhammed şiddetli bir dire­nişle karşılaştı; birçok ölü ve yaralı bıra­karak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu çar­pışmada Bahu Bike'nin yanında yer alan Murad, Avarlar'ın Ruslar'a bağlılığını gös­termek için Gazi Muhammed'in müridlerinin savaş alanında bıraktıkları bayrak ve flamaları toplayarak Tiflis'e gönderdi. Gazi Muhammed'in Ruslar tarafından öldürülmesinden sonra onun yerine geçen Hamzat, 25 Ağustos 1834'te Hunzak'ı ele geçirip Bahu Bike'yi ve oğullarını öldürttü. Hacı Murad, Avar prenslerini ortadan kaldırdıktan sonra ül­kede tütün ve içki yasağı koyan, tütün içtikleri için kendilerine de hakaret eden Hamzat'ı ağabeyi Osman'la birlikte öl­dürmeye karar verdi. Hamzat'ı Öldüren Osman aynı anda yakalanıp katledildi (1 Ekim 1834). Hamzat'ın öldürülmesinden cesaret alan Hunzak halkı Hacı Murad'ın etrafında toplandı. Hacı Murad Hamzat'­ın müridlerini kılıçtan geçirerek Hunzak'ta duruma hâkim oldu.

 

Daha sonra Avar hanlığına Mehtule Ha­nı Ahmed Han'ın getirilmesi Hacı Mu­rad'ın hoşuna gitmedi. Hacı Murad Ruslar'ın Ahmed Han'a gösterdiği itibarı kıs­kanırken Ahmed Han da cesaretiyle şöh­ret kazanan Hacı Murad'ı kıskanıyordu. Öte yandan Hamzat'ın yerine geçen Şeyh Şâmil'in gücü gittikçe artıyordu. Ahmed Han Ruslar'a, Şâmil tehlikesine karşı Hun­zak'a bir askerî garnizonun yerleştiril­mesini teklif etti. Bunun üzerine Ruslar 1837 yılı yazında Avaristan'a bir sefer dü­zenlediler. Ahmed Han bu fırsattan isti­fade ederek Hacı Murad'ın gizlice Şeyh Şâmil'le ilişkide bulunduğuna dair Ruslar'a şikâyette bulununca Rus garnizonu ku­mandanı Lazeryef Hacı Murad'ı tutukladı. Rus Generali Glegenau, Hacı Murad'ın sorgulanmak üzere Temirhanşura'ya getirilmesini emretti. Hunzakta on gün kadar bir topa zincir­lenmiş halde kaldıktan sonra Temirhan­şura'ya doğru yola çıkarılan Hacı Murad Bustro köyü civarında kaçmayı başardı ve Hunzak yakınlarındaki Tselmes'e yerleş­ti. Kısa bir müddet sonra Hamzat'a karşı giriştiği hareketlerden dolayı affedilmesi için Şeyh Şâmil'e bir mektup gönderdi. Şeyh Şâmil isteğini kabul ederek kendi­sini Avaristan'a nâib tayin etti (Ocak 1841). Bu arada General Klegenau Hacı Murad'ı kazanmaya çalıştıysa da başarılı olama­dı. Bunun üzerine 2000 kişilik bir Rus bir­liği Hunzak'tan Tselmes'e yürüdü. Rus kumandan General Bakunin'in ağır yaralandığı çarpışmalarda Rus­lar geri çekilmek zorunda kaldılar. Hacı Murad babasıyla iki kardeşinin öldüğü, kendisinin de yaralandığı bu savaştan sonra Tioh'a giderek faaliyetlerine orada devam etti. 29 Kasım 1841'de Şeyh Şâmil'in Avaristan seferine katıldı ve Rus­lar'a karşı girişilen mücadelede onun ya­nında yer aldı. Hunzak hariç Avaristan'daki bütün Rus kaleleri ele geçirildi. 1846'da Kabartay bölgesine yönelik akın­lara da katılan Hacı Murad, Terek ırmağı kıyısında büyük bir Rus ordusunu boz­guna uğrattıktan sonra Dağıstan'a dön­dü. Gergebil köyünde bulunduğu sıra­da Rus ordusunun saldırısına uğradı, yoğun top ateşi altında 1.000 kadar kayıp verdikten sonra geri çekil­mek zorunda kaldı.

Hacı Murad'ın 1849'da küçük bir süva­ri birliğiyle Temirhanşura'yı yeniden bas­ması onun Kafkasya'daki ününü daha da arttırdı. Ocak-Şubat 1850'de, Şâmil'in otoritesini kabul ettirmek için Said Ab­dullah ile birlikte Aşağı Çeçenistan'ın Yu­karı Şunca bölgesine iki defa akın yap­tıysa da beklenen sonucu alamadı. Aynı yıl içinde Doğu Gürcistan'a da bir akın düzenleyerek küçük Babaratminskaya Kalesi'ni ele geçirdi. Şeyh Şâmil tarafından Hazar kıyılarındaki Kay­tak ve Tabasaran halkını Ruslar'a karşı ayaklandırmakla görevlendirildi. 500 ada­mıyla Çoha'dan (Chokha) hareket ederek 14 Temmuz'da Derbend ile Temirhanşura arasındaki Boynak'a (Buynak/Buinaki) gir­di. Ertesi gün Karakaytak'ı geçerek Tabasaran'a ulaştı. Tarku Şemhali'nin kar­deşi Şahveli'yi öldürüp karısıyla çocukla­rını kaçırması bölge halkının tepkisine yol açtı ve Şâmil'e kadar ulaşan şikâyetlere sebep oldu. Ruslar 29 Temmuz 1851'de Kuyurih (Kuiarykh) yakınlarında Hacı Murad kuvvetlerine saldırdılar; bu saldırı­dan Hacı Murad ve adamları kaçarak kurtulabildiler. Hacı Murad, General Argutinsky'nin Kuşni'ye (Ghozhni / Khoshni) hü­cumu üzerine Avaristan'a çekildi. Onun Avaristan'a dönmesinin hemen ardından Tabasaran'dan gelen bir heyet Şeyh Şâmil'e, Hacı Murad'ın bu bölgedeki hareketlerinden şikâyetçi olduklarını bildirdi. Bu olay Şâmil ile Hacı Murad'ın arasının açılmasına sebep oldu. Hacı Murad, oğlu Gazi Muhammed'i ha­lef seçmesi dolayısıyla Şâmil'i eleştirme­ye başladı. Şeyh Şâmil'in birçok zaferini kendisine borçlu olduğunu söyleyince Şeyh Şâmil muhaliflerinin de etkisiyle onu nâiblikten azlederek yerine Avar hanedanının uzak bir akrabası olan Feth Ali'yi getirdi. Ayrıca mallarının müsadere edilmesini emretti. Hacı Murad çeşitli akınlarda ele geçirdiği ganimeti teslim ederken kendi malını vermek istemedi. Durum silâhlı ça­tışma noktasına gelmek üzere iken geçi­ci bir uzlaşmaya varıldı. Ancak bu arada Hacı Murad'ın elindekilerin hepsini kılıçla kazandığını, Şâmil'in bunları kılıçla geri alabileceğini söylediği şeklinde rivayetler yayılmaya başladı. Bunun üzerine Şeyh Şâ­mil Çeçenistan'ın Avturi (Avtiri / Avtur) kö­yünde nâibleriyle gizli bir toplantı yapa­rak Hacı Murad'ı hiyanetle suçladı, nâibler meclisi de daha sonra gıyabında onu ölüme mahkûm etti. Hacı Murad, bir söy­lentiye göre toplantıya katılan bir naibin uyarısı üzerine Vodveezhenskoye (Chakheri) Kalesi'ne giderek Ruslar'a sığındı. Kale kumandanı Prens Vorontsof onu derhal Tiflis'e gönderdi. Bir rivayete göre ise Hacı Murad. karısının doğum yeri olan Aşağı Çeçenistan'daki Gehi köyüne giderken Şâmil'in emriyle Feth Ali'nin adamlarının sürekli ateş ta­cizi altında girdiği ormanlık alanda yolu­nu kaybederek Rus askerlerinin eline düş­müş, bir esir muamelesi görmemek için de gönüllü olarak Ruslar'a teslim oldu­ğunu söylemişti. Hacı Murad'ın Şeyh Şâ­mil ile danışıklı bir şekilde Ruslar'a teslim olduğuna dair bazı görüşler de vardır.

Tiflis'te Ruslar'ın gözetimi altında yaşa­maya başlayan Hacı Murad, bir ara aile­sini kurtarmak amacıyla Grozni'ye gittiy­se de daha sonra Tiflis'e geri döndü. Gene­ral Dolgorokofun Dağıstan'daki birlikle­rine katılmasına izin verilinceye kadar Nuha'ya (Nuka) gönderilmesini istedi. Bir sü­re Nuha'da kaldı. Dağ hayatına ve ailesi­ne duyduğu özlemin artması üzerine kaçmaya karar verdi ve atla yaptığı bir ak­şam gezintisinde dört arkadaşıyla birlik­te kaçtı. Ancak Nuha'daki Rus kuvvetleri kumandanı Albay Korganof'un takibi so­nucunda kıstırılarak arkadaşlarıyla bir­likte öldürüldü. Cesedi Nuha'ya getirilip halka gösterildi. Bir riva­yete göre İlisu'da veya Kuzey Azerbay­can'daki Kıpçak köyünde toprağa verildi. Kesik başı Tiflis'te bulunan Kafkasya ge­nel valisi Prens Vorontsofa gönderildi. Prens Vorontsof'un Hacı Murad'ın kesik başını görünce, "Yaşadığı gibi cesurca öl­dü" dediği, Şeyh Şâmil'in de onun ölü­münden sonra imzasını sol eliyle atmaya başladığı, sebebi sorulduğunda "Sağ ko­lum kırıldı" cevabını verdiği kaydedilir.

Hacı Murad'ın kızından olma torunu 1914 yılında Azerbaycan'a gelerek dede­sinin defnedildiği yeri tahmini olarak be­lirledi ve üzerine bir mezar taşı koydu. Bu mezar taşı günümüzde Azerbaycan Ta­rih Müzesi'ndedir. Azeri bilim adamları, 1957'de onun Tengit köyü yakınlarındaki kabrinin yerini kesin olarak tesbit ettiler. Hacı Murad'ın sefer nişanı, bayrağı, sec­cadesi, testisi, sefer yemek takımı ve ölü­münden bir süre önce çekilmiş bir fotoğ­rafı Dağıstan Müzesi'nde korunmaktadır. Ünlü Rus yazarı L N. Tolstoy, "Hacı Murad" adlı eserinde onun hayatını romanlaştırmıştır.

(Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 14, Hacı Murad Md.)